Seni Yeneceğiz Teknoloji !

Seni Yeneceğiz Teknoloji !


Bir yenilik yapacaksanız yanlış anlaşılmaya hazır olmalısınız.
Jeff Bezos, Amazon.com kurucusu

Şu an içinde bulunduğumuz pandemi krizi sebebiyle TV kanallarında en çok iki konu konuşuluyor. Biri günlük test sayısı ve ölümler, diğeri ise teknolojik dönüşüm. Teknolojik dönüşümden herkesin anladığı farklı ancak bu haberlerle beraber asıl dikkat çeken başlık yapay zeka, robot teknolojiler, arttırılmış gerçeklik gibi dijital teknolojilerin iş hayatına optimizasyonu ile çalışanların işlerini hızla kaybetme ihtimali. Aynı zamanda fütüristik bakış açısına, pesimistik yaklaşmaya neden olan farklı komplo teorileri de akla yatmıyor değil. Optimistik bir bakış açısıyla da bu tip teknolojiler ile çalışanların kabiliyetleri artabilecek. Dijital teknolojileri işine entegre edebilen çalışanlar işini daha hızlı, daha kaliteli ve daha doğru yapmaya başlayacak.

Teknolojinin bize sunduğu negatif seçeneklerin yanında pozitif seçenekleri de görebilmek için resme aslında 360 derecelik bir bakış açısı ile bakılması gerektiğini düşünenlerdenim. Sanki bu dönemde insanlığın öz değerlerine bir reset atılıyor. Dünyada yönetimsel dönüşümün üst akıl ya da stratejik akıl olarak nitelendirilebilir olan, devletlerin üstünde belirli güçleri elinde tutan topluluklarca kontrol edildiğine inananıyorum. Bu dönüşümü de kontrolü elinde tutanlar belki kontrolü daha çok elinde tutmak için, belki işleri insandan bağımsız daha karlı bir şekilde yapabilmek için gerçekleştirecekler, teknolojik dönüşümün hızla gerçekleşmesini destekleyecekler. Bu sebeple de teknolojik dönüşüme direnmenin, hızla ilerleyen zaman içinde maddi manevi tüm karlılıklar açısından, bizleri geride bırakacağını düşünüyorum. Asıl problem teknolojik dönüşümün mantığının anlaşılmamasında. Bu mantaliteyi anladığımızda, negatif etkilenme ihtimalimizi minimalize edebilme gücüne sahip olabiliriz. işte ilk iş bu sebeple zihinsel gelişimden geçiyor. Bunun içinde neden teknolojik dönüşüme adapte olmalıyız, neden bu dönüşüme direnemeyiz iyi anlamak gerekiyor.

İkibinli yılların başından beri tencere içindeki bir kurbağa misali suyumuzu aslında internetle ısıttılar. Biz de, bize kolaylıklar sunan bu yeni iletişim kanalını seve seve kabul ettik ve bağrımıza bastık. Şahsen kendi adıma da sağladığı kolaylıklardan çok memnunum ancak kontrolü kaybetmeden, teknolojinin bizlere sunduğu büyülü dünyaya kendimizi kaptırırsak sonuçları ağır olmasın diye de algılarımı sürekli açık tutmaya çalışıyorum. Bunun içinde bilinçli bir teknoloji tüketicisi olabilmek gerekiyor.

Bilinçli bir teknoloji tüketicisi olmak içinde dijital okur yazarlık seviyemi yükseltmem, sürekli okuma ve araştırma yapmaya, neden – niçin diye sormaya her daim devam etmem gerekiyor.

Peki, bu mantığı biz nasıl anlayacağız, bilinçli bir teknoloji tüketicisi, dijital okur yazar nasıl olunur ve işlerimize bu öğreneceklerimizi nasıl adapte edebiliriz, nasıl uygulayacağız diyenlere bir perspektif çizmek istiyorum.

Öncelikle lütfen kendinize bir sorun şu an yaptığınız işi kaç yıl daha yapabilirsiniz? Ya da kaç yıl daha aynı pozisyonda çalışabilirsiniz, çalışmak istersiniz?Üç farklı bakış açısı ile değerlendirme yapacağım; girişimci vizyonu, beyaz yakalı vizyonu, memur vizyonu.

İlk girişimci vizyonu ile düşünelim; Babanızdan kalan bir atölyeyi, dükkanı, fabrikayı işletmek zorunda olan mecburi girişimcilerden olabilirsiniz ya da farklı sebeplerle kendi büfenizi, butiğinizi açmış olabilirsiniz. Günün sonunda makro ya da mikro kobi olarak ürettiğiniz değeri insanlar kaç yıl daha sizden alacaklar? Kaç yıl daha sizden aynı şekilde almaya devam edecekler? Mevcut tüketiciniz kim? Müşteri segmentasyonunuz kimleri, hangi tüketici alışkanlıklarına sahip tüketicileri barındırıyor? Alın elinize kalemi ve yazın, elinizdeki veriyi gruplara ayırın. Buna göre müşteri alışkanlıkları nasıl dönüşüyor öngörüde bulunun. Yaptığınız işi yapan ulusal ya da uluslararası rakipler neler yapıyor? Kendi kitlenize, yerel topluluğunuza, bulunduğunuz bölgesel kültüre göre uyumlamaya geçin ve uygulayın.

Ortaya çıkan resme göre beş yıl sonra işlerin düşmesi bekleniyorsa, müşteri popülasyonunuz hızla tüketim alışkanlığını değiştiriyorsa, sürekli yeni müşteri edinme maliyeti karşınıza çıkıyorsa neden bu iş için kredi çekip dekorasyon yenileyeceksiniz, on yıl sonraya borçlanacaksınız. Artık işleri dekorasyon yenileyerek toparlayabileceğimiz bir çağda değiliz. Ya işinizin nereye evrildiğini görün ve siz de iş yapış şeklinizi buna göre revize edin ya da işinizden vazgeçin. İllaki aynı işi sürdürüp bir sermaye yatırımı yapacaksanız da para harcamak için doğru yer dekorasyon mu, buna dikkat edin. Eğer kangren olan bir parmağı doğru yerden tedavi edemezseniz, gerektiği zamanda kesip atamazsanız, o uzuvun tamamını kaybetmenize neden olabilirsiniz. Yani zararınız çok daha büyük olur. Ufkunuzu açın ve sektörünüzde iş yapış şekillerini belirleyenin müşteri tüketim alışkanlıkları olduğunu görün. Örneğin bir mahalle bakkalıysanız ve büyük şehirde yer alıyorsanız, bir an önce Getir uygulamasının tedarikçilerinden olun ya da kendi getirinizi kuramıyorsanız whatsapp grubu kurup siparişlerinizi oradan alabilirsiniz. Haftalık indirimli ürünlerinizi düzenli olarak buradan paylaşabilirsiniz.

Teknolojik dönüşüm furyası ile beraber yeni bir kavram türedi iş hayatında, Yıkıcı Yenilik. Nedir bu yıkıcı yenilik derseniz şöyle bir tanımı var; bir ürünün veya hizmetin, mevcut tekliflerden daha düşük maliyetle, genellikle daha iyi performans gösteren ve böylece piyasa liderlerini söz konusu pazar alanındaki yerini alan ve sektörü dönüştüren yerleşik bir ürün ya da hizmet. Örneklemek gerekirse 90’lı yıllarda hayatımıza giren cep telefonları çağrı cihazlarının yerini almıştı ve içindeki mesajlaşma özelliği cep telefonu operatörleri için önemli bir gelir kaynağı oldu. Ancak 2000’li yıllarda akıllı telefonların hayatımıza girmesi ile whatsapp hızla kullanım alanını genişletti ve günümüzde operatörlerin önemli bir gelir kaynağı olan mesajlaşmayı bitirdi. Bununla beraber hizmet sağlayıcı sistem gigabytelar üzerinden para kazanmaya başladı. Burada cep telefonları çağrı cihazları için bir yıkıcı yenilik olurken, whatsapp da operatörler için mesajlaşma ürünü tarafında bir yıkıcı yenilik olmuştur. Dikkat edilmesi gereken bir ürün ya da hizmet sonlanırken yerine yeni biri geliyor. Bununla ilişkili hangi noktada kaybettiği geliri kazanabileceğini planlayan, bu değişimi öngörebilen işletmeci gün sonunda kazanmaya devam ediyor. Yeni dünya düzeninde aslında sattığımız ürün ya da hizmetin müşteri tüketim ömrünü öngörerek yatırımlarımızı yaparsak risk fizibilitemizi de düşürmeyi başarabiliriz.

Girişimci perspektifinde yaptığımız işi değerlendirdiysek bir de, bir şirkette çalışan kurumsal personel için resme bakalım. Orada da mantık aslında aynı. Şirketinizin hizmet ya da ürünü tüketici tarafından ne kadar süre daha tüketilir? Bir değişim var ise yöneticileriniz bu değişimin ne kadar farkında? Eğer farkında değillerse ilk ses sizden çıksın bu önemli bir fırsat. ” Aman boşver yaa, beni dinlemezler. Bizim fikirlerimize önem vermezler. ” demeyin bir deneyin bakalım ama yöneticinizin, müdürünüzün ya da patronunuzun önüne bir rapor ile çıkın. Ön çalışma yapın yani. Bakın bakalım rakipler ne yapıyor. Pazar lideri nasıl bir strateji izleyerek şu anki hacmini sağlamış? Buna göre bir swot çalışması yapın ve öyle masaya oturun.

” Yaa bizde yapılıyor o işler. Bir ekip kurdular sene başında ama ekstra mesai gerektiriyor, bir de mesai parası ödemiyorlar. ” da demeyin. Aslında yatırımı kendinize yeni deneyimler kazanarak yapacağınızı öngörün. Şirketin size aldırdığı eğitimlere farklı bir bakış açısıyla katılın. Network çok önemlidir unutmayın. Şirket içinde oluşturulan inovasyon ekiplerinde yer alarak ilişkilerinizi geliştirebileceğiniz yeni bir yol açabilirsiniz kendinize. İşin açıkcası iç girişimci olun. Kişisel swotunuzu yapıp, bu doğrultuda kendinizi de donanımlamayı unutmayın.

Son olarak memur perspektifi ile işinizi nerede görüyorsunuz? Memur olarak yaşamaktan memnun musunuz? 5 yıl daha vasıfsız bir müdürün mobingi ile çalışmaya değer mi yaptığınız iş? Kendinize, işinize, ortaya koyduğunuz ürün çıktısına siz bir değer katabiliyor musunuz yoksa yapay zeka uyumlu bir robotta sizin işlerinizi yapabilir mi?

Bu sorulara korkusuzca cevap verdiğiniz zaman karşınızdaki tablo size asıl bugün ne yapmanız gerektiğini söyleyecek. Cesur olun ve kormayın. Bugün çuvaldızı kendinize batırmazsanız yarın birilerini suçlamak size bir şey kazandırmayacak unutmayın.

Seni Yeneceğiz Teknoloji - Busena Çelik Zümbül

Yirmi birinci yüzyıla siz ve şirketiniz ne kadar hazır ? Bunun muhakemesini yaptıktan sonra önemli olan zihinsel gelişime başlamak. Bunun içinde eğer artık değişime ayak uydurmayı kabul ettiysek hangi teknolojik uygulamaları kullanarak işimi kolaylaştırabilirim diye araştırma yapmalı ve bilgilenmeliyiz. Bunun içinde iş yapış şeklinize bakın. İş akış şemanızı çıkartın. Ürün yada hizmeti müşteriye nasıl ulaştırıyorsunuz? Sizin için hangi kalemler maliyet oluşturuyor ? Sabit maliyetinize ilave karlılığınız göz önünde bulundurarak, vergiler dahil olmak üzere satış adetleriniz ne kadar olmalı? Günlük, haftalık, aylık ciro hedefleriniz ne olmalı? Burada hangi teknolojik aracı kullanarak işleri kolaylaştırabilirisiniz? Daha fazla müşteriye nereden ve nasıl ulaşabilirisiniz? Pazarlama yapıyor musunuz? Ya da nasıl yapıyorsunuz? Bir çok mikro kobi farkında olmadan müşteri ilişkileri yönetimi yaptığını, pazarlama faaliyetleri yürüttüğünü bilmez. Aslında her işletme kurumsal bir iş yapış şekline sahip olsun ya da olmasın, aynı zamanda kurumsal bir yapı gibi yönetilmelidir. Burada stratejik davranabilmek işletme sahibinin bilgisi ile paraleldir. Çalışan sayınıza ya da aylık cironuza bakmadan işlerinizi bir holding disiplini ile yönetebilme beceriniz, iş hacminizi büyütecek ve risk fizibilitenizi düşürebilecek bir unsurdur. İşinizi sizden daha iyi kimse bilemez benim gibi danışmanlar sadece size doğru soruyu sorar siz doğru cevabı verebilirseniz beraber işinizi büyütebiliriz.

Evet zihinsel dönüşümü kabul ettik araştırıyoruz, öğrenmeyede başladık. Biraz kafamızda fikir oluşuyor ve bir aksiyon planı çıktı ortaya, uygulamalara başladık fakat direnç var. Belki iş ortağı olan aile büyüğünden, belki çalışandan, belki partnerlerden. İşte süreç o zaman kültürel dönüşüme geliyor. İş akış şemanızda zihinsel dönüşüme direnen, kültürel dönüşümü gerçekleştiremeyen kişilerden ya vazgeçeceksiniz ve yerine yeni kültürünüz ile uyumlu olanı alacaksınız ya da vazgeçemediğiniz kişileri sizinle beraber eğiteceksiniz. Ne zaman ki zihinsel dönüşüm ve kültürel değişim bir arada gerçekleşir, işte o zaman teknolojik değişim ortaya çıkmaya başlar.

Bu pandemi krizi sonrası hayatımızda yer alacak yeni normaller aslında teknolojik dönüşüm için yönümüzü belirlememize yardımcı olacak. Peki, nedir bu yeni normaller? Tüketicinin farklı sektörlerdeki tüketim alışkanlıkları, iş yapış şekillerimizdeki dönüşüme yön verecek. Yeni iş disiplinleri oluşacak. Bu sebeple müşteri deneyimi tasarımı çok önemli bir süreç olacak. Yeni normaller zamanla aslında kendini öne çıkaracak ancak şu anki öngörüler ve benim fikrim şu şekilde;

  • Veri analitiği, istatiksel veriyi okuyabilme kabiliyeti,
  • Stratejik düşünme becerisi,
  • EQ Kapasitesi ve empati yapabilme yeteneği bununla beraber gerçek anlamda takım olabilmek,
  • Farklı disipliner yapıya sahip paydaşlarla bütünsel düşünce yapısına sahip olmak,
  • Aksiyon alabilme kabiliyeti ve sonuç odaklılık,
  • Sistem tasarımcılığı,

işte özde değişen ve daha önemli hale gelen bu kavramları iyi anlayabilmek, teknolojik dönüşümü anlayabilir olmak için önemli yetkinlikler olacak.

Teknolojik dönüşümün olacağını bilmekle, üçgenin iç açılarının toplamının 180 derece olduğunu bilmek arasında hiç bir farklılık yok aslında. Önemli olan nasıl ki geometrik bilgiyi kullanıp ürün çıktısı haline getirebilenler ondan yararlanabiliyor aynı şekilde teknolojik dönüşüme adapte olma sürecinde de bilgiyi kullanabilmek kıymetli olacak.

İki yüz yıllık endüstri devrimlerinin gelişimlerine baktığımızda bin sekiz yüzlü yılların başından iki binli yıllara kadar değişim belirli bir çerçevede olmuş.

Seni Yeneceğiz Teknoloji - Busena Çelik Zümbül

Dikkat edilmesi gereken buharlı makinadan elektrikli sisteme geçiş yaklaşık yüz yıl sürmüş ve insanlar buna kendilerini adapte etmekte çokta zorlanmamış. Bir kesim işsiz kalırken yenine yeni yeterlilikte personel yetiştirilmiş. O zamanın yeni normalleri çerçevesinde insanlar yetenek evrilmesini tamamlayacak vakte sahipmiş. İkinci sanayi devriminden üçüncü sanayi devrimine geçerken ise süreç yaklaşık seksen yıl sürmüş yine insanlar değişime adapte olacak süreye sahipmiş ama internetin keşfi sonrası endüstri 3.0 ile endüstri 4.0 arasındaki süre sadece yaklaşık yirmi yıl sürmüş. Böyle olunca insanlar sürece adapte olmakta aslında zaman kavramı ile bağlantılı olarak da gerekli yetenek evrilmesini sağlamakta zorlanmaya başlamış. Şu an milenyum çağındayız ve araştırmalar gösteriyorki 18. yy ve 20. yy arasında geçen sürede yaratılan bilgi çıktısı 21. yy ın ilk yirmi yılında üretilmiş durumda. Yani iki yüz yılda üretilen bilgi son yirmi yıldaki bilgi verisine eş değer. Bu da gösteriyor ki bundan sonraki süreç çok daha hızlı bir akışta ilerleyecek ve nesnelerin interneti, 5G gibi teknolojiler hayatımıza hızla entegre olacak. Bu sebeple teknolojik dönüşüme işimizi de kendimizi de hızla adapte etmeliyiz. Bunu yaparkende dediğim gibi bilinçli bir teknoloji tüketicisi olursak bilinçli de bir teknoloji üreticisi olma younda ilerleriz. İşte o zaman da yeni bir endüstri devriminden söz edilmeye başlanacak; Toplum 5.0.
İklim krizi ve küresel faktörler çerçevesinde endüstri 4.0 ile beraber insanlık, toplum 5.0 çağına evrilecek. Toplum 5.0 felsefesi “Teknoloji toplumlar tarafından bir tehdit olarak değil, bir yardımcı olarak algılanmalı” görüşü üzerinde temellenmektedir.

Toplum 5.0 terimi ilk kez Ocak 2016’da Japon hükümeti Bilim, Teknoloji ve İnovasyon Konseyi’nde Bakanlar Kurulu tarafından “Beşinci Bilim ve Teknoloji Temel Planı”nda kullanıldı. Toplum 5.0, siber alan ve fiziksel alanın (gerçek toplumun) yüksek seviyede entegre olduğu “süper akıllı toplum” olarak tanımlanıyor.

Toplum 5.0 kavramının global çapta bilinirlik kazanması ise dünyanın en büyük teknoloji fuarlarından CeBIT’de gerçekleşti. Almanya’nın Hannover kentinde düzenlenen fuarın 2017 yılındaki partner ülkesi olan Japonya, fuarda Toplum 5.0 felsefesini geniş kitlelere duyurdu. CeBIT 2017 fuarında Society 5.0 (Toplum 5.0) felsefesini tanıtan Japonya başbakanı Shinzo Abe, bu yeni kavramı “Teknoloji, toplumlar tarafından bir tehdit olarak değil, bir yardımcı olarak algılanmalı” görüşüyle temellendirdiklerine dikkat çekti. Aslında Toplum 5.0 avcı toplumlardan akıllı toplum yapısına evrilme olarakta tanımlanan yeni bir çağ başlangıcı olarak görülüyor.

Arkasından da Fütürizm 6.0 gelecek diyorlar ki onda da neler olur artık ömrümüz varsa yaşayıp göreceğiz.
Levent Erden’in de dediği gibi fütürizm aslında bugündür. Bugünü anlamlandırabildiğimiz kadar gelecekte varlığımızı kaliteli bir şekilde sürdürebileceğiz. Bu yüzden de seni yeneceğiz teknoloji, çünkü seni biz yarattık.

Busena Çelik Zümbül

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir