Zaten büyük kitleler dünü unutur yarını ise düşünmez sadece anı yaşarlar. Bu an ise genelde iktidarın ve medyanın elinde manipülasyon ile oluştuğu için genellikle yanlış yorumlanır.
Son Ada, Zülfü Livaneli
Manipüle etmek çeşitli teknikler yardımıyla bireyleri veya nesneleri yönlendirerek veya etkileyerek istediğini elde etmek demektir. Manipülasyon algı yönetiminin temelini oluşturur. Manipülasyon yapan kişilere de manipülatör denir.
Spekülasyon kelimesi yeterli bilgi ve veriye sahip olmadan bir soruyu yanıtlamaya çalışmak anlamına gelir. Ticaret hayatında ise bir ürün veya varlığın fiyatının gelecekteki hareketlerinden kar sağlamak için yapılan riskli girişim veya yatırımlara spekülasyon denir. Spekülasyon yaparak maddi ya da manevi kar elde eden kişilere de spekülatör denir.
Günümüz de öyle bir zaman yaşanıyor ki, bence ak ve kara hiç bu kadar birbirinden ayrılmamıştı. Gri bu kadar kaybolmamıştı.
Petrol fiyatları dünyada on beş yıl öncesini gördü. Sınır tanımaz Avrupalılar, tüm sınır kapılarını birbirlerine kapattı.İşe gitmek hiç bu kadar eziyet olmamıştı. Eşler hiç olmadığı kadar bir arada vakit geçirmek zorunda kaldı ama bir o kadar da birbirinden korkar oldu. Aileler çocuklarıyla kesintisiz en son ilk doğduğunda bu kadar bir arada vakit geçirmişti. Kapı kollarından hiç bu kadar tiksinmemiştik. Whatsapp whatsapp olalı böyle bir eziyet görmemişti, böyle sömürülmemişti. Adeta olur mu canım dediğimiz aksiyon dolu fantastik bir gerilim filminin içinde gibiyiz. Piyasalarda manipülatif etki yaratan kişiler fiziksel bağışıklığımızı zorlarken, hayatımızın orta yerinde spekülatif içeriklerle beslenen en yakınlarımız duygusal bağışıklığımızı zorluyor. Durun yeter diye bağırmak geliyor insanın içinden ve şöyle resimden çıkıp, büyük resme dışarıdan baktığımda bir çok açıdan gördüklerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Perşembe gününden beri tamamen evden çalışıyorum. Aslında home office çalışma disiplinine de, onlinedan işleri çözmeye de çok alışkınım. Bu durum beni hiç zorlamadı hatta tam tersine online çalışma disiplinine sokamadığım danışanlarımla durumu değerlendirme fırsatı bulmama yaradı. Bu dönemde kişisel ve kurumsal markanızın tek iletişim kanalı online mecralar olacak. Bu alanlarda alacağımız aksiyonlar önemli ölçüde stratejik olmalı. Kriz dönemlerinde genelde ilk bütçe kısıtlaması kontrolsüzce pazarlamadan yapılır. Pazarlama hiç bir zaman gereksiz masraf olmamalıdır. Doğru yönetildiğinde tam tersine kurumlar için önemli bir yatırım aracıdır. Pazarlama araçlarını satış odağından çok, hedef kitlenize göre marka itibarı ve değeri açısından iletişim kanalı olarak doğru yönetmek çok önemlidir. Unutmayın bu dönem de tüm sosyal medya kanalları normal zamanda kullanıldığından daha çok kullanılacak . Bilgi kirliliği yapmadan, hedef kitlenizin ne istediğini doğru anlayarak, iyi bir iletişim dili geliştirmek çok önemli. Eğer sektörünüz perakende de hijyen ve yiyecek değilse, hedef yeni müşteri kazanma dönemi değil, eksiye düşmeden sabit giderleri karşılayabilmek için, elde olan müşteriyi tutabilme dönemidir.
Türkiye’de ilk vakanın açıklandığı hafta, ben kendi tarafımda bir sonraki hafta için eve kapanmamız gerekebileceğini öngörerek, yoğun bir şekilde danışanlarımla kişisel ve kurumsal marka yönetimi ile ne gibi önlemler almalıyız, kısa vade de yapabileceklerimiz neler bunlara odaklandım. Elimizde olmayan nedenlere takılıp strese girmektense, anı avantaja çevirip işimizle ilgili neler yapabiliriz bunlar üzerine aksiyon planlarımızı güncelledik. Mikro kobi için de, makro kobi için de ilk önerim sabit maliyetleri minimalize etmek oldu. Her kurum nezdinde ölçeğine göre farklı aksiyon planları yaptık.
Ülkemizde salgının ikinci haftası olan bu hafta ise online firma toplantılarına ilave olarak, bir çok uzmanın öngörülerini okuyup, webinarlara katıldım, videolarını izledim, podcastlerini dinledim. Hayatımın ilk pandemi döneminde nasıl davranmak gerekir çok iyi algılamak için yoğun araştırma ve okumalar yapmaya çalıştım bundan önceki dönemlerde yaşanan salgın vakalarında ne gibi olaylar yaşanmış, bu yeni dünya düzeninde neler öngörülüyor, doğru okumak ve anlamak istedim. Bu sebeple sizlere sosyal medyada pek içerik oluşturamadım. Elimde olan önümüzdeki dönem projelerine odaklanma kararı aldım. Sabah hala 9:00’da bilgisayar başında olmak için çaba harcıyorum. Ben de insanım ve kendi işinin sahibi olan bir çok insan gibi içimde ” Aman kart mı basıyorsun yat bi yarım saat daha uyu ” diyen bir ses var. Bu sesi dinlememek için elimden geleni yapıyorum çünkü sağlam bir yapılacaklar listem var ve gün içinde sıkılmaya vaktim hiç olmuyor. Ayrıca kendimden önce beraber çalıştığım kişi ve kurumlara karşı sorumluluğum zaten uykularımı kaçırmaya yetiyor. Bir de evin içinde yapmam gereken şey, evde yaşama süremiz arttığı için daha fazla olduğundan yapılacaklar listesini bitirmek bir hayli zor oluyor. Bu süreçte Nisan sonuna kadar gerçek kendime, işimle, hayatımla alakalı hayallerimi gerçekleştirebilmek için daha çok vakit ayırma kararı aldım.
Sosyal izolasyona ben akıl sağlığım için bir de (sosyal) medya izolasyonunu ekledim. Önemli gördüğüm birkaç kişinin akışını güncel olarak kontrol ediyorum, belirli haberleri dinliyorum ve günde toplam bir saatten fazla sosyal medyada zaman harcamamaya özen gösteriyorum. Sizlere de tavsiye ederim.
Bu dönemde değiştiremeyeceğimiz gerçekliklerle boğuşacağız. Sağlık sektöründen farklı kişi ve kurumla çalışan biri olarak aldığım haberler, televizyonda yansıtılanla pek örtüşmüyor. Endişelenmeden ne yapabilirim bunu anlamaya çalışıyorum.
İnsanlığın karşılaştığı ilk pandemi corona virüs salgını değil ve muhtemelen son da olmayacak. Dünya Sağlık Örgütü daha önce AIDS dahil birçok hastalığı pandemi olarak ilan etmişti. Peki tarih boyunca insanlığı etkilediği bilinen pandemiler hangileri?
DSÖ verilerine göre ilk kez 1976 yılında karşılaşılan HIV/AIDS en az 31 milyon can aldı. Her yıl ortalama 1,6 milyon insan AIDS nedeniyle hayatını kaybetmeye devam ediyor.
Solunum yolunu etkileyen tek grip salgını corona virüs değil. Influenza virüsü halk arasında grip olarak bilinen virüs türüdür. 1968 yılında bu hastalığın mutasyona uğramış versiyonu H3N2 bir milyon insanı öldüren bir salgına dönüştü. Yüzde beş ölüm oranına sahip olan bu virüs Hong Kong nüfusunun yüzde 15’inin ölümüne neden oldu. Filipinler, Hindistan, Avustralya, Avrupa ve ABD’de salgından etkilenen diğer ülkeler oldu.
1956 yılında influenza virüsü yine dünya genelinde etkisini gösteriyordu. Bu sefer H2N2 olarak adlandırılan versiyonu yine Çin’de ortaya çıktı ve salgın iki yıl devam etti. Hastalığın kaç kişi öldürdüğü tam olarak bilinmese de DSÖ verilerine göre yaklaşık 2 milyon insan hayatını kaybetti.
Birinci Dünya Savaşı’nın son yılında H1N1 olarak sınıflandırılan influenza pandemisi tüm dünyayı kasıp kavuruyordu. İspanyol Gribi olarak da bilinen hastalığın ortalama üç yıl sürdüğü ve yaklaşık 500 milyon insanın salgından etkilendiği düşünülüyor. Korona virüsten farklı olarak sağlıklı genç bireyleri de etkileyen bu salgının 20 ila 50 milyon arasında insanı öldürdüğü tahmin ediliyor.
Bu salgınlar haricinde de tarih boyunca ciddi ölümlerle sonuçlanan Kolera, Kara Ölüm, Justinian Vebası, Antonine Vebası gibi bugünkü adı ile Kızamık ya da Çiçek hastalıkları yaşanmış. Hepsinin en büyük ortak yanı ise salgının etkisinin bir çok açıdan, birkaç ay ile sınırlı kalmadığı.
Tüm salgınlardan sonra yaşanan önemli krizlerde ülke yönetimlerinin aldığı kararlar şu anki yönetimlere ders, bizlere de öngörüde bulunabilmek adına yol haritası olmalı. Ekonomik açıdan bakıldığında, virüs sadece daha derin bir zorunluluğu ifade eden tesadüfi bir olaydır. Ancak gelecekteki gelişmeler üzerinde iz bırakacağı da kesindir. Pandeminin yarattığı dalga zaten zayıf olan küresel ekonomi üzerinde yıkıcı bir etkiye sahip olacaktır. Egemen sınıf yaklaşan kitlesel işsizlik beklentisi ve her an keskinleşebilecek olan sınıf mücadelesinden korkmalı. Bugünlerde sanki açlık oyunları serisinde olan sınıfsal mücadeleler bir gün gerçek olursa korkusu, her vicdanlı insan gibi benim de kabusum.
Birçok ülkede hükümetler, kamu sektörü çalışanları ve diğerleri için özel hastalık izni koşulları verilmesi gibi özel önlemler alıyor. Ancak bu önlemler, etkilenen işçilerin sorunlarını çözmeye yaklaşmıyor bile. Evde kalın çağrısı yapılırken yaşayabilmek için çalışması gereken gündelik işçiler veya mecburi hizmetlerle ilgili personellerin durumu maddi, manevi empati ile anlaşılabilecek bir düzeyde değil. Bazı bankalar kişi ve kurumların ipoteklerini birkaç ay ertelenmesine müsaade ediyor. Küçük ve orta boy işletmeler uygun krediler ve vergi indirimleri alıyorlar. Ancak bu önlemlerin bir çözüm getirmesi pek mümkün görünmüyor. Bunun yerine ekonomik sektörlerde aşırı enflasyona yol açabilir. Küçük ve orta boy işletmeler toplu halde iflas edebilir. Uygun krediler ve vergi indirimleri bu sorunları ancak çok uzak olmayan bir geleceğe erteleyebilir. Fakat milyonlarca iş hala risk altında olacaktır. Özellikle hizmet, inşaat ve ulaşım sektörlerinde çok sayıda iş gündelik hale geldi ve ilk etkilenenler bunlar olacak. Akdeniz ülkeleri için iş gücünün büyük kısmını oluşturan turizm endüstrisi, otel, restoran vb. sektörlerin durumunu öngörmek bir hayli zor.
ABD merkezli Foreign Policy dergisi, dünyada önde gelen 12 düşünüre pandemi sonrası bizi bekleyen yeni düzenin nasıl olacağını sormuş. Ortalama iki yıllık süreçte olumlu bir tablo öngören yok. Ancak bu mevcut ekonomik düzen ve endüstri sistemi için geçerli. Tarihte yaşanan endüstri devrimleri göz önünde bulundurulduğunda böyle dönemlerde kırılmaların yaşandığı ve yeni bir düzen kurulduğu bir çok sefer görülmüştür.
Dünyaca tanınan fütüristlerin listelerine baktığımızda iş yönetim şekillerinin plazalardan bulut sistemlere aktarılmasını, eğitim sistemlerinin kısıtlı alanlardan, kampüslerin içinden çevrimiçi alanlara taşınacağını, perakende dünyanın AVM’lerden online pazar yerlerine dönüşünü, sağlık sektörünün robot hemşirelerden, simülasyon doktorlar ile yönetilecek hale gelişine şahit olurduk. 2019 Aralık ayında yoldan geçen ortalama seviye bir entellektüele bu ve benzeri olayların gerçekleşme ve yaygınlaşma sürecini sorsanız en iyi ihtimalle on yıl olarak öngörüde bulunabilirdi. Ancak bir virüs çıktı geldi Korona ailesinden COVID-19 diye ve üç ay içinde hepsini gerçek kıldı. Değer yargıları tümüyle değişiyor. Tedarik zincirleri paramparça oldu. Şeffaflık, paylaşımcılık, empati, hoşgörü gibi insani özellikler yeniden tanımlanıyor. Bu dönemin kırılımlarının sosyo-ekonomik ve sosyo-politik sonuçlarının olumlu olacağına inanmak isteyenlerdenim. 200 yıl içinde yaşanan bir çok salgına rağmen, dördüncü sanayi devrimi yaşanmış olup insanlık sürekli gelişmiştir. Değişim ve dönüşüm esastır. İnsanlık her daim kendine yeni alanlar açmış ve her bir felaketten güçlenerek çıkmıştır.
Bu çerçevede de panik yapmak yerine plan yapmayı öngörüyorum. Plan yoksa endişe vardır. Elimizde olan kaynakları doğru yönetmek en önemli kriter olmalı. Basit düşünmeli ve basit algılamalıyız. Kafa karışıklığına mahal vermeden dört işlem bilmenin yeterli olacağı bir zihniyetle, en basit önlemleri almak ve mevcut durumu koruyarak bilişsel ve ruhsal gelişime öncelik vermek en önemlisi olmalı. Bu ortamda bunu nasıl yapacağız çoluk çocuk diyorsanız da, yalınlaşarak demekten başka çare yok. Bireyselde de kurumsalda da yalınlaşmak. Yeni dünya düzeninde mikro kobi ölçütü ve makro kobi ölçütü değişecek. Tüm dünyaya pompalanan girişimcilik söyleminin nedeni, aslında yeni dünya düzeninde bağımsız çalışma disiplinine sahip, değer odaklı, akılcı işgücünün para edecek olması. Bugün var olan bir çok işin yerini yapay zeka tabanlı robotlar alırken, ortaya çıkan yeni ihtiyaçların kokusunu alabilecek girişimci düşünce biçimi sayesinde yeni iş kolları hızla türeyecek.
Zaman gecenin bitmesini bekleme, fırtınanın dinmesini dileme zamanı. İşte gün, gün ağardığında toprak kokusunu ilk içine çekebilecek olanların, korkusuzca çamura bulanabilenlerin günü olacak. Herkes bedel ödeyecek. Sizin payınıza hangi bedel düşüyor önemli olan bunu önceden sezebilmek.
Busena ÇELİK ZÜMBÜL
Kaynakça; www.euronews.com, www.ntv.com, www.marxist.com, www.foreignpolicy.com, www.futurizm.com, www.independentturkish.com, www.bbc.com,