Seyahat etmek, yaşamaktır.
Christian Andersen
Türkiye deniz, kum, güneş üçlüsünden çok daha fazlasına sahip bir ülke. Bunu bilmek ve yaşamak arasındaki deneyimi, bu sene Ramazan Bayramı vesilesi ile 10 günlük tatilde tamamen gezgin olarak konakladığımız da daha iyi anladık. Ege Sahillerinde belirlediğimiz bazı noktaları ziyaret ettik. Butik otel ve konsept pansiyon ya da kamp alanı gibi daha sakin, az komüniteye sahip işletmeleri tercih ettik. Belki mesleki deformasyon, belki ticari algı ile eşimle sık sık sohbetlerimiz, turizmin ülkemizde hak ettiği değeri yaratamamış olması üzerine gelişti.
Türkiye’de turizmin, gerçek bir marka haline gelmesiyle daha da sürdürülebilir olacağı aşikar. Bununla beraber sürdürülebilir olduğunda da bölgesel ve uluslararası olumsuz gelişmelerden daha az etkilenerek, istikrarlı bir büyüme trendi çizeceğinin de altını çizmek gerekir. Gastronomiden spora, sağlıktan alışverişe, farklı destinasyonlar için çok cazip fırsatlar sunan bir ülkeye sahibiz. İnovatif düşünerek kendi bulunduğumuz alanda hangi müşteri popülasyonuna hitap ediyoruz veya hitap etmek istiyoruz çok iyi tespit etmek gerekir. Bu hedefe göre de hangi duygu deneyimini yaratıyoruz buna odaklanmalı ve bunun temelinde tüketiciye bir hikaye sunmalıyız. Hatta sunduğumuz deneyim sayesinde hikayenin kahramanı olmasına ve hikayeyi yaşamasını sağlamalıyız. işte o zaman müşteri memnuniyeti, bizlere müşteri edinme maliyetini düşüren bir faktör olarak geri dönecektir.
İşletme sahipleri ve yöneticileri, gerçek turizmci kimdir ve ne satar sorularına doğru cevabı verebilmelidir. Değişen dünya da bir çok sektör için dinamikler ve tanımlar da değişiyor. Turizmci deneyim satan ve bu deneyimden kar elde etmesi gereken kişi ya da kurumdur. Deneyimin unutulmaması, tekrar edilmek istenmesi ya da tavsiye edilmesi için keyifli olması, eğlenceli hale gelmesi gerekir. Kendi müşteri kitlenizin keyif ve eğlence algısının ne olduğunu bulup buna göre hizmet içeriğinizi de düzenlemelisiniz. Deneyimin hatırda kalması için bir başka yöntemde müşterilerinize yeni bir bilgi sunmaktır. Bu nokta da konseptinize uygun olarak sunacağınız alternatifler tamamen sizin yaratıcılığınız ve imkanlarınızla alakalıdır. Markalaşma sürecinde cesur davranmalısınız. Markaların temelinde tutku vardır. Sunduğunuz deneyim ya da birbiri ile ilgili deneyimler silsilesi ne kadar estetikse müşteri de kendini o kadar özel hisseder. Günümüzde de kalabalıklar içinde kaybolmuş yoğun çalışan iş insanları için tatilde kendini özel hissettirebilmek büyük önem taşımaktadır.
Ünlü masal yazarı Christian Andersen’ ında dediği gibi; Seyahat etmek, yaşamaktır. Yaşadığınızı hissetmektir. Yaşadığımızı hissettiğimizde de anı yakalarız ve öz mutluluğumuza ulaşabiliriz. İşte turizmci için sunduğu tatil deneyiminde markalaşabilmesi ya da başka bir deyimle marka değerini yüksek kılabilmesi için zamanın göreceliğin de, bizi hangi duyguda bıraktığı önemlidir.
Marka olmanın popülerlikle ya da lüks hizmetle de karıştırılmaması lazım aslında. Olay sadelik ve tek düzelik üzerine kurulu olmasındadır. Yani duyguya dayalı konsept oluşturabilme olgusunu kastediyorum. Bunu lüks hale getirmekte sizin sermaye gücünüzle doğru orantılı olarak değişmektedir.
Bu on günde bir çok butik işletmede konakladık. Özellikle de bayram döneminin kalabalığından, otel kuyruklarından kaçmak için bu deneyimi yaşadık. Gördüğümüz ve işletmecilerle konuştuğumuz kadarı ile popüler yaşama, gece hayatına ve eğlenceye, her dönem belirli bir yaş grubu için ilgili var. Ancak onun haricinde kalabalık hayatların karmaşasından kaçan, şehirli çalışan insanların belirli bir standardı arayışı ve ilgileri doğrultusunda belirli konseptte yerler tercih etmesi de kaçınılmaz.
Büyük işletmelerin bu bağlamda kendi içinde sunduğu hizmetlerle butikleşmesi gerekmektedir. Bununla beraber butik işletmelerin de, rakiplerinden öne çıkacak bir farklılıkla müşterilerine deneyim yaşatması ve kendini özel hissettirebilmesi turizmi geliştirici unsurlardan olacaktır. Global alanlarda yaşanan krizin ülkemizde hissedilişi durgun bir denize atılan taşın dalga etkisi gibidir. Kaldı ki ülkelerinde aslında birer işletme olduğu varsayılırsa yönetimden kaynaklı hata ve eksiklerle bu dalga etkisi tusunamiye dönüşebilir. Şuan da ülkemizde turizm açısından yaşanan vahim durumun hem işletmecilerle hem de yönetimsel problemlerle büyük ilgilisi olduğu kesindir. Bu noktada da işletmecilerin daha inovatif olması, daha atılgan olması ve pazarlama stratejilerini 360 derece yönetebilmesi gerekir. Pazarlama planlarının hem digital hem de real olarak iki şekilde birbirine paralel hazırlanması ve uygulanması işletmeler için elzemdir. Artık online dünya bu anlamda çok önemli bir pazar yeri haline geldi. Geçmişten günümüze kulaktan kulağa ticaret algısı, bitelardan bitelara sürer olmuş durumda. Bir çok pazar yeri ve sosyal medya kanalları sayesinde işletmelerin hizmetlerini deneyimlemiş kişi yorumları, tüketici için iyi ya da kötü referans oluyor. Sanal dünyanın pekte sanal olmadığını özellikle turizm şirketlerinin üst düzey yöneticilerinin artık fark etmesi gerekiyor. Bununla beraber real hizmetinde sadece sanal kalmayıp vaad edilen ile örtüşmesi müşteri memnuniyetinin temelini oluşturuyor.
Yaz sezonunun yeni açıldığı düşünülürse diğer sektörlerde olduğu gibi kriz önemli ölçüde turizmi de etkilemiş durumda. Ülkemizde turizm alanında ki işletmeler için tavsiyem, siz kendi bölgenizde hangi turizm alanında hizmet veriyorsunuz ? İş modelinizi tekrar gözden geçirerek kendinizi rakiplerinize göre öne çıkarmak için minimum maliyetle maksimum karlılıkla bir strateji planlamanız gerektiğidir. Çok müşterinin çok kar getirmediğini ön görmenizi ve buna göre maliyetlerinizi iyi tespit ederek, satış stratejilerinizi buna göre kurgulamanızı öneririm. Kasanıza giren para sizin cebinize giriyor demek değil bunu unutmamalısınız.
Not: Tatilimizi sonlandırdığımız Sakin Batı sahibi Cenk Bey’e çok teşekkür ediyorum. Kurumsal hayatın keşmekeşinden kaçarak kendini Marmaris’in Turgutköy’deki harika koyuna atmış. Bu sene işletmeciliğine başladığı bu muhteşem mini bungalov tatil köyünde, bize yaşattığı dinlenmenin harika deneyimi, enfes yemekleri, harika müzikleri nedeniyle en kısa süre de tekrar gelmek istiyoruz. Otellerin kargaşasından uzak, size kendinizi evinizde hissettiriyorlar. Bu retro mekanda zaman sanki duruyor. Gördüğünüz gibi deneyimi bizim için anlamlı kılan burası olduğu içinde şuana kadar kaldığımız diğer işletmelerdense Sakin Batı’yı gönül rahatlığı ile referans veriyorum. Bu arada Sakin Batı’da konaklamanızının bir gecesini Givinapp üzerinden alırsanız da Türk Eğitim Vakfına bağışlayabiliyorsunuz. Biz de Givinapp sayesinde kendilerinden haberdar olmuştuk.