Benim için küçük, insanlık için büyük bir adım.
Neil Armstrong
Girişimcilik dediğimizde akla gelen genellikle ticari girişimcilik oluyor ama hayatın bir çok alanında başarılı olabilmek için aslında girişimci bir ruha sahip olmak gerekir. Peki siz girişimci bir ruha sahip misiniz?
Doğa bize bunu o kadar çok alanda sunuyor ki örneğin bir alabalığın akıntıya karşı yüzmesi içgüdüseldir ve soyunun devamlılığı için bunu yapar. Aslında girişimciliğin doğasında da aynen bu içgüdü vardır. Bu yüzden benim için doğayı okumayı en iyi bilenler, bilim adamları da gelmiş geçmiş en önemli girişimcilerdir. Aynı Neil Armstrong’un da dediği gibi onlar için küçük bir adım insanlar için büyük bir adım haline gelebiliyor ve 1969 dan beri yani aya ilk ayak basıldığından bu yana insan evladı aslında kendi soyunu devam ettirebilmek için bir çok adım atmaya, denemeye devam ediyor.
İşte bunun için Nasa’da bir çok deney yapılıyor. Geçtiğimiz haftalarda da çok önemli bir fırlatma gerçekleşti. Xspace roketi uluslararası uzay istasyonu ile bir araya geldi ve şu an biz gündelik hayatımıza devam ederken 400 bin km üstümüzde, bir kurşundan 10 kat daha hızlı giden, bir futbol sahasından daha büyük olan bir laboratuvarda, dünyanın 4 bir yanından gönderilen deneyler yapılmaya devam ediyor. Bizler de dünyalılar olarak, bu önemli olayı Nasa’nın sayesinde canlı canlı izledik. Ancak kendi adıma söylemek gerekirse yeni dünya düzenin filozofu olarak gördüğüm ve ürettiği içeriklerin kalitesine hayran olduğum Barış Özcan sayesinde daha keyifle bu muhteşem olayı takip etmeyi tercih edenlerden oldum. Türkiye’ye döndükten sonra da kendisi orada yaşadıklarını tabii ki YouTube videosu olarak paylaştı. Sayesinde biz de Nasa’nın içinde gezinmiş olduk. Bu bilim dolu gezinti sırasında dikkatimi çeken detayları sizinle paylaşmak istedim.
Öncelikle bir kadın girişimci olarak videolarda ilk dikkatimi çeken ve gurur verici olan Nasa’nın ne kadar çok kadın çalışanı varmış. Tabii ki hemen sayıları araştırdım ve 2012 den bu yana artışla beraber yaklaşık 18.000 çalışanın %30 u kadınmış. 2017 itibariyle de, yeni işe alınanların% 37’si kadın, en yeni astronot sınıfının% 50’si kadın olacak şekilde istihdam sağlanmış. Geleceğe ışık saçan, kadınlara umut olan bir bilgi olduğunu düşünüyorum bu notların.
Bu fırlatmanın en önemli amacı roketin içinde uzaya yollanan deney düzenekleriydi. Dünyanın bir çok yerinden yollanan bu deney düzenekleri sayesinde geleceğimiz için bir çok adım atılmaya devam ediliyor ama içlerinden en çok dikkatini çeken bir proje vardı ki adı ‘Genes in space’ Bu deney düzeneği iki sebeple beni çok umutlandırdı. Birincisi bu düzeneği hazırlayanlar lise son sınıf öğrencisiydi. Geleceğin bilim insanları bu düzenekle uzaydaki radyasyonun insan DNAsı üzerindeki etkilerinin araştırılabilmesine yardımcı olmayı amaçlıyorlar ve bu projeyi önemli kılan ikinci unsurda bu ekibe mentörlük yapan bilim insanının bir Türk olması. Kendisini ve çalışmalarını da kısa bir süre olmakla beraber takip ettiğim Deniz Atabay tabii ki. Özellikle liselerde girişimci mentörlüğü yapan bir iş insanı olarak ülkemizdeki genç nüfus için önemli bir rol model olduğunu düşündüğüm biri. Bu gelişmelerin kendi öğrencilerime de vizyon olmasını umut ediyorum
Sonrasında yine bu fırlatmada dikkatimi çeken bir diğer önemli gelişmeyi de, tüm bilim kadınlarına rol model çok özel bir insanın ağzından duyma fırsatı bulduk. Uluslararası uzay istasyonuna 4 sefer gitme fırsatı bulan bir kadın astronot Nancy Lorence, 2024 yılında Nasa’nın ayın güney kutbuna insanlı bir görev düzenleyeceğini ve şuana kadar aya ayak basan 12 kişinin de erkek olması sebebiyle bu sefer bu görevde kadınların yer almasını istediklerini belirtti.
Şu sıralar Yuval Noah Harari nin 21. Yüzyıla 21 Ders kitabını yeni bitirmiş birisi olarakta, dünyadaki küresel değişmeler sayesinde hepimizin dünyalı olma yolunda daha fazla çaba göstermemiz gerektiğine inanıyorum. Kadınların bir anne şevkati ile bizleri birbirine bağlayıcı ve uzlaştırıcı olacağını düşünüyorum. Değişim kadın ile başladı ve sürmeye devam edecek.
Bu önemli bilim olayına dair aldığım son notum ise ayda ve marsta kalıcı yaşam ortamlarının kurulması ve sürdürülebilir olması için daha fazla insan beyin gücüne ihtiyac duyulduğu. Bazı bitki deneyleri yeryüzündeki öğrenciler ve uzaydaki astronotlar tarafından aynı anda gerçekleşiyormuş. Bu laboratuvarları yönetenler ısrarla Nasa’yı gezmeye gelen katılımcılardan referans stajyer adayları istemektelermiş. Yani uzun lafın kısası geleceğin mesleklerinin önemli bir kısmınının yapay zeka ve IT sistemleri üzerine olması ön görülürken, bununla beraber bir önemli başlığında uzayda ki yaşam koşulları üzerine olması bekleniyor. Bu yüzden uzayla ilgili pek çok alanda yeni iş gücüne, parlak genç beyinlere ihtiyaç var.
Geleceğin mesleklerini soranlar hayal güçlerini zorlamaya başlasalar iyi olur. Düşüncelerinize sınır koymayın, yoksa ruhunuza bir kelepçe de siz eklemiş olursunuz.
Gelecekte girişimcilik bugün, Neden-Niçin-Nasıl-Nerede-Ne Zaman sorularını sorabilenlerin olacak.
Busena ÇELİK ZÜMBÜL