Kültür ve Turizim Bakanlığı’nın 2021 yılı İstanbul tanıtım filmi olay oldu. Peki neden? Tepki verenler muhalif ve ondan hiçbir şeyi beğenmiyor mu yoksa işin içinde başka işler mi var?
Pandemi öncesi İstanbul’a iş için en az bir sefer giden, ortalama ayda bir hafta on gün İstanbulda yaşayan, yüksek lisansını İstanbul’da yapmış, üç yıl şehirde bir fiil yaşamış ve çalışmış, ailemin Kocaeli’de yaşaması ve ticaret yapması sebebiyle çocukluğumdan beri İstanbul’un bir çok semtini gezmiş ve görmüş bir insan olarak bu ay yine iş için gittiğimde karşılaştığım tablodan açıkcası çok üzgünüm. 2012 yılından beri gözle görülen bir kültür değişimi söz konusuydu ancak bunu pandemi sonrası bu kadar olumsuz bir şekilde deneyimlemek çok içimi acıtmıştı.
Bu videoda açıkcası gerçek İstanbul’dan ben de eser göremedim. Ancak eğer gerçek İstanbul’u reklam filmine koyarsak nasıl turist çekeceğiz bir düşünün lütfen! hayalimizdeki ideal İstanbul diyelim ona 🙂 insanların sokaklarda özgürce dans edebildiği, her köşe başında bir mültecinin dilendiğini görmediğimiz, kimsenin kıyafetiyle, saçıyla, dış görünüşüyle yargılanmadığı, restoranlarda yemek yerken fatura ne gelecek diye düşünmediği, sanata ve sanatçıya saygı duyulan, trafiğin olmadığı bir İstanbul elbetteki hepimizin hayali. Bu sebeple ilk olarak bu bakış açısı ile yorumumu yapmak istiyorum.
Bununla beraber ikinci bakış açım ise vogue çekimi gibi çok estetik olmakla beraber bir giyim markasının tanıtım filmi gibi olması. Belki projeyi yürüten ekibin geçmiş tecrübeleri, networkleri daha çok bu alandadır ancak bu videoyu yayına alan Kültür ve Turizm Bakanlığı’mızdaki yetkili kişiler onay verirken öne çıkarılacaklar hakkında daha hassasiyetli olmaları gerekmez miydi?
Ayrıca aklıma bu video şöyle bir şeyi de getirdi. Yaklaşık on yıldır ülkemizde Paris Moda haftasını adeta aratmayan dünyaca ünlü tasarımcıların ürünlerini tanıtma fırsatı bulduğu fashion weekler yapılıyor. Bu sayede birçok Türk tasarımcı hızla ismini dünyada duyurma imkanı buldu. İşte tema eğer ki moda olsaydı ve çantadan ayakkabıya, giyim ve aksesuar alanında Türk tasarımcıların seçme ürünleri ile bir konsept oluşturulsaydı bu film on numara olurdu. Ancak marka hikayesi dediğimiz mevzu eksik olunca, vaat edilenle gerçekler uyuşmayınca adeta sonuç Zaytung haberine bağlamış durumda. Hayal ettiğim ama gerçek capsleri gibi ortaya çıkan.
Mesala videoyu izlediğimde aklıma gelen başka bir iş oldu. İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu öncülüğünde gerçekleşen şehirdeki girişimcilik hareketini destekleyen #hareketegeçir projesinin çok değerli olduğunu inanıyorum. İstanbul başta olmak üzere bence Türkiye doğunun silikon vadisi olarak konumlanabilecek bir yapıya sahip. Ülkemizin ve şehirlerimizin hedef kitlelerini doğru belirleyerek, tanıtım film içeriklerini de buna göre konumlandırmamız marka değerimize daha çok katkı sağlayacaktır diye düşünüyorum. Buna başka bir örnek ise geçen sene ilki yapılan ve marka mühendisi Ömürden Sezgin’in proje paydaşlarından olduğu 19 Mayıs ruhuyla başlattılan Yüzyılın Rotası Gençlik Forumu projesi de Samsun için çok değerli. Aynı vizyonla diğer şehirler içinde benzer çalışmalar yapılması gerekir.
Marka şehir kavramı için ülkemizde birçok güzel örnek var. Ancak dikkat etmemiz gereken bu şehirlerin tanıtımları ne kadar sürdürülebilir bir şekilde sürekliliğini koruyarak yapılıyor belki tartışma konusudur ya da sosyolojik olarak gerekli araştırmalar ile şehirlerin yaşam dinamikleri göz önünde bulundurularak gerekli unsurların geliştirilmesi ve yapılan yeniliklerin tanıtılması için ne kadar uğraşılıyor sorgulamamız gerekebilir.
Şehir ve ülke markası hakkında daha önce de özgün olunması konusunda verdiğim örneklerle bir Yunanistan seyahatim sonrası kaleme aldığım kişi markası- şehir markası – ülke markası başlıklı yazımdan yorumlarıma ve deneyimlerime ulaşabilirsiniz.
2004 yılından beri Eskişehir’ de yaşama fırsatı bulmuş, kendini artık Eskişehir’ li hisseden biri olarak belirtmeliyim ki, şehrimizdeki değişim ve dönüşüm için 2000’li yılların başından bu yana şehir planlaması açısından yapılan yeniliklerle beraber sosyal yaşamın ve kültürel yapının geliştirilmesi için Büyükşehir Belediye Başkanımız Yılmaz Büyükerşen vizyonu ile diğer tüm belediye başkanlarımızın yaptığı çalışmalarla, şehre gelen misafirlerimiz adeta bir Avrupa şehrinde yaşıyorsunuz diyorlar. Şehrimiz için yeni dünya düzeninde daha yapılacak çok iş var ve gerek yerel yönetimler, gerek sivil toplum kuruluşları ve biz vatandaşlar çok çalışmaya devam edeceğiz.
Bu vatan hepimizin ve umarım Atatürk’ün bizlere sunduğu vizyonla gelişmeye devam edebiliriz. Tüm dünyaya da bu çerçevede kendimizi tanıtabiliriz.
Busena Çelik Zümbül
Marka Yönetim Uzmanı ve Finansal Pazarlama Stratejisti