Uzay Girişimciliğinin Önü Açıldı

Uzay Girişimciliğinin Önü Açıldı


2020 yılının bir çok doğa felaketi ile başlaması, arkasından COVID-19 karantina süreci ve son olarakta Amerika’daki ırkçılık söylemlerinin getirdiği negatif ortam şu an umutsuzluk çukuruna hepimizi atsada, birileri de 2020 yılının sadece felaketlerle anılmaması için canla başla çalışıyor. Dün akşam Dünyada bir ilk olarak Türkiye saati ile 23:00 sularında bir ticari şirket olan Space-X , Dragon uzay aracı ile Nasa pilotu olan iki kişiyi Uluslararası Uzay İstasyonuna ulaştırmak üzere yola çıktı. Uçusun canlı yayını için Barış Özcan’ın YouTube videosundan meraklıları izleyebilir.

Dragon uzay aracı ilk başta kargo roketi olarak işe başlamış olsada, 4 kişilik yolcu koltukları ile insanlı uzay seyahatini gerçekleştirmek amacı ile tasarlanmıştı. Bugün Türkiye saati ile yaklaşık 18:00 sularında ISS e ulaşması beklenen roketin maksimum dört ay içinde de geri dönmesi beklenmekte.

Uzay turizmi ve dünya manzaralı tatil hakkında bilgi vermeden önce milenyum çağının en önemli girişimcilerinden olan Space-X kurucusu Elon Musk kimdir ve bu kadar büyük yatırımları yaparken hangi para ile neler yapmıştır kısaca internetteki bilgiler ışığında sizlere özet geçmek isterim.

1971 doğumlu Elon Musk 12 yaşında internetin ve bilgisayarın bile Amerika’da yeni geliştiği dönemlerde, 80’lerin başında Blastar adlı bir oyun yazılımını oyun PC ve Office Technology dergilerine beş yüz dolarlık çek karşılığında sattı. İlk şirketini 16 yaşında kurmak istedi ancak bu girişimi yaşından ötürü kent yönetimi tarafından engellendi. Annesi ile babasının ayrıldığı dönemde aile içi şiddete maruz kaldığı ve çocukken içine kapanık, sessiz biri olduğu yine çeşitli kaynaklarda yazan magazinsel bilgiler.

1992 yılında üniversite hayatı başlayan Musk önce Kanada’da 2 yıl geçirdikten sonra Pennsylvania Üniversitesi’nde ekonomi ve fizik okumak için Kanada’dan ayrıldı. Lisans eğitimini ekonomi ve fizik alanında tamamladıktan sonra Uygulamalı Fizik ve Malzeme Bilimi alanında doktora yapmak için Kaliforniya’nın Silikon Vadisi bölgesine taşındı. Ancak doktorayı tamamlamadı.Lisans eğitimleri ve Thomas Edison, Nikola Tesla, Bill Gates, Steve Jobs, Walt Disney gibi yenilikçilerden aldığı ilhamla, Musk girmek istediği, “insanlığın geleceğini en çok etkileyecek sorunlardan oluşan” üç alan tespit etti. Bu alanlar internet, temiz enerji ve uzaydı.

1995 yılında erkek kardeşi Kimbal Musk’la beraber yeni organizasyonlar için bir çevrimiçi içerik yayınlama yazılımı olan Zip2 projesine başlama kararı aldı ve sadece yirmi sekiz bin dolar yatırımla şirketi kurdular. 1999 yılında Compaq tarafından Zip2, 307 milyon dolar nakit ve 34 milyon dolarlık hisse senedi karşılığında satın alındı. Musk kardeşler bu anlaşmadan kişi başı yaklaşık 22 milyon dolar kazandı.

Elon Musk parasının bir kısmı ile çevrimiçi finans ve ödeme servisi olan X.com’un ortak kuruculuğunu yaptı. Ertesi yıl X.com 50/50 birleşme anlaşmasıyla X.com ile aynı büyüklükte bir açık arttırma sistemi olan Confinity’yi bünyesine katarak PayPal’ı kurdu.
2001 yılında marsta minyatürüze edilmiş bir yeşil ev konsepti üzerine çalışma yapmaya başladığını duyurdu. Aslında geleceğini inşa ettiği hayalini bu dönemde kurmuştu.

2002’de PayPal’ı yüz seksen milyon dolar kazanarak eBay a sattı. Musk bundan sonra temiz enerji ve uzay hakkında çalışmalar yapmaya karar vermişti ve uluslararası yenilenmiş balistik füze almak üzere Rusya’ya gitti. Ruslar bir roket için sekiz milyon dolar istemişti. Musk bu fiyatın çok şişirildiğini düşündü ve bu sinirle ”biz kendi roketimizi kendimiz yaparız ” dedi. Moskova’dan dönüş yolunda çok daha uygun maliyetli roket üretecek bir şirket kurma kararı verdi. Roket üretim ham madde maliyetinin, satış fiyatının %3′ ü olduğunu hesapladı. Roket fırlatma maliyeti ile beraber kuracağı şirketin %70 kar bırakacağını düşünüyordu.

Elon Musk Mayıs 2002’de yüz milyon dolar sermaye ile uzaya ticari uçuş yapacak roketler üretmek üzere SpaceX firmasını kurdu. ilk 2006 yılında roket fırlatmayı gerçekleştiren şirket otuz üç saniye sonra başarısız oldu. Sonraki yıllarda da yapılan iki deneme de maalesef başarısızlıkla sonuçlandı. Bu başarısız fırlatma denemeleri sebebiyle şirket batmanın eşiğine gelmişti. Artık sadece dördüncü denemeyi yapacak kadar parası kalmıştı. 28 Eylül 2008’de dördüncü deneme başarılı oldu ve Falcon-1 dünya yörüngesine ulaştı. Falcon-1 Dünya yörüngesine sıvı yakıtla ulaşan ilk özel sektör şirketinin roketi olarak tarihe geçti. 23 Aralık 2008’de Nasa, SpaceX ‘i Uluslararası Uzay İstasyonuna kargo taşımacılığı için 1.6 milyar dolarlık kontratla ödüllendirdi. Böylece SpaceX Nasa’nın gelecekte, uzaya astronot taşıma işini üstlenmiş oldu. Asıl şirket için önemli dönem bundan sonra başladı. 2011 yılında SpaceX yeniden kullanılabilir roket üretim projesini başlattığını duyurdu. Yani uzaya gitmeyi başaran araçlar, uzaydan aynı şekilde dönmeyi başaracaklardı ve tekrar uzaya uçuşa gidebileceklerdi. Yine başarısız inişlerle ve denemelerle bir kaç yıl geçtikten sonra ilk kez 2015 Aralık ayında başarılı bir iniş ve toparlanma gerçekleştirdi. 2017 yılında ise SpaceX kullanılmış füzeyi tekrar fırlattı ve okyanustaki bir drone gemiye geri indirmeyi başardı. Tam anlamıyla mükemmel bir inişti. Daha önce uzay yolculuğu yapan tüm roketler çeşitli sebeplerle uzay dönüşünde yanmak üzere tasarlanmıştı. Ancak SpaceX roketleri sadece geri dönmekle kalmıyor, yeniden uçabilecek şekilde sağlam iniş yapabiliyordu. Elon Musk uzaya yolculuk maliyetinin azalması için yeniden kullanılabilir roketlere ihtiyaç olduğuna inanıyordu ve Kızıl Gezegen Mars’ta bir şehir inşa etmek istiyordu yani 2000’li yılların başındaki projesi için şartları bir bir yaratıyor, ortamı ilmek ilmek örüyordu.

Bazen kurduğumuz hayaller, gördüğümüz fırsatlar yaşadığımız zamana ve insanlığa uygun olmaya biliyor. Yatırımcılar ve müşteriler girişimcileri anlayamayabiliyor. Önemli olan böyle zamanlarda hayallerimize giden yolda hedeflerimizi doğru belirlemekten geçiyor. Tam anlamı ile girişimcilik bu nedenle kendi kendine bir keşif yolculuğu.

Tüm dünyada uzay bilimi ile ilgilenen profesyoneller dahil, benim gibi geleceğe merak saran amatörler ya da fütüristler dün akşam nefesini tutup bu yolculuğun ilk dakikalarını izledi. Bundan sonra önce ISS’e iniş ve sonra Dragon roketinin Dünya’ya dönüşü var. Geçen sene 14 Mayıs tarihli ‘Gelecekte Girişimcilik ve Girişimcinin Geleceği’ yazımda yine SpaceX in Uluslararası Uzay İstasyonuna yaptığı önemli bir uçuşundan bahsetmiştim. ISS in liseler dahil Nasa bünyesinde öğrencilerle olan projelerini örneklemiştim yazımda. İşte gelecek nesillere şu an onlarla yaşıt gençlerin nelerle uğraştığını özendirebilmek için, önce biz yetişkinlerin bu alanlara ilgi duyması gerektiğini ve gençlere ancak böyle örnek olabileceğimizi düşünüyorum.

2020 ocak ayında yayınlanan ve benimde instagram hesabımda da paylaştığım McKinsey nin işimizin geleceği raporuna göre Dünya genelinde mevcut teknolojiler, işlerin %50’sinin otomasyonla yapılmasına olanak sağlayacak nitelikte. Türkiye’de mevcut teknolojilerle her 10 meslekten 6’sı yüzde 30 oranında otomatize edilebilir durumda. Açıkcası COVID-19 süreci vesilesiyle de bu durumun hızlanmasını bekleyenlerdenim. Önümüzdeki 10 yıl içerisinde otomasyon, yapay zekâ ve dijital teknolojilerin yaratacağı ekonomik fayda ve sosyal değişimler ile 3,1 milyon iş artışı yaratma potansiyeli olduğunu öngörülüyor. Otomasyon ve dijitalleşmenin etkisiyle 7,6 milyon iş kaybolarak yeni işlere dönüşebilecek ve 2030 yılına kadar 8,9 milyon yeni iş oluşabilecekmiş. Ayrıca, başta teknolojiyle ilgili alanlarda olmak üzere, tamamı yeni 1,8 milyon iş yaratılabilecekmiş. Bu değişimi gerçekleştirebilmek için Türkiye’de işgücünde bulunan 21,1 milyon kişinin mevcut mesleğine devam ederken teknolojiden yararlanarak yetkinliklerini geliştirmesi gerekecek. Bu kişilere ek olarak, yeni yetkinlikler kazanma ve meslek değişimi nedeniyle 7,6 milyon çalışan üzerinde otomasyon ve dijitalleşmenin etkisinin daha fazla olması bekleniyor. Ayrıca işgücüne katılacak 7,7 milyon çalışanın gerekli güncel yetkinliklerle donanımlı olması gerekiyor. Türkiye’nin yetenek dönüşümü için ortak bir odak noktası yaratılmalı ve toplu bir hareket başlatılmalı. Şirketler, birlikler, kamu kurumları, eğitim kurumları ve bireyler başta olmak üzere tüm paydaşların gerekli aksiyonları almaları bu dönüşümün başarısı için büyük önem taşıyor.

İşte tüm bu gerçekliklerin içerisinde oluşan yeni dünya düzeninde bir de Uzay Turizmi furyası var. İnsanoğlunun 1961 yılında Rus kozmonot Yuri Gagarin ile başlayan uzay macerası, turizm konusunda büyük potansiyel taşıyor. Öngörüldüğü üzere turizmin, deniz, kum, güneş, tarih, gastronomi gibi çeşitlerine bir yenisi daha ekleniyor; Geleceğin Fantastik Düşü: Uzayda Tatil. Tatilsepeti.com un bu başlıkla yayınladığı içerikte öne çıkanlar başta Rus uzay kuruluşu Roscosmos tarafından açıklanan bir projeye göre uzayda lüks bir otel inşa etmek için ön hazırlıklara başlandığıydı. 2022 yılında bitmesi planlanan otel modüllleri için şimdiden birçok milyoner sıraya girmiş durumda. Tabii Dünya’da biz plajlardaki şezlonglar arası iki metrelik boşluklarla, maske sorunu ile uğraşırken korona günlerinden proje ne kadar etkilenmiştir bilemiyorum.
Uzay yolculuğu, roketlerin yanı sıra farklı yollarla da gerçekleştirilmeye devam ediyor. Helyum doldurulmuş balonlarla gerçekleştirilen uzay gezisi, yeryüzünden elli kilometreye kadar uzaklaşabiliyor. Saatler süren bu deneyim ile güneşin doğuşunu yeryüzünden yaklaşık elli kilometre uzakta izleme imkânı bulurken aynı zamanda çok daha ucuza gerçekleştirebiliyorsunuz. Atmosferin sınırlarına ulaşan bu geziyi gerçekleştirmek için yaklaşık elli bin dolar ödemek gerekiyor. Slogan ise belli Dünya Manzaralı Tatil.

Stephen Hawking’in dediği gibi ”Dikkatimizi karasal meselelerle sınırlandırmak insan ruhunu sınırlandırmaktır.” Aynı zamanda ben bunu şöyle de değiştirmek istiyorum; dünya meseleleri ve örf, adet, gelenek adı altındaki kültür ile bağdaşmayan toplumsal baskı doğuran problemlere dikkatimizi vererek bugünlerimizden, hayallerimizden vaz geçerek ruhumuzu sınırlandırıyoruz.
Yaradan gerçekleştirmeyeceğini kuluna hayal ettirmezmiş. Yemeğin tuzu biberi gibi siz de emeğinizi, azminizi hayallerinize katarsanız işte o zaman sürdürülebilir kişisel başarınıza ulaşabilirsiniz. Herkes hatalarla dolu bir hayat yaşıyor ve asıl hatalarına sarılabilen, onları yok saymayan kişiler denemekten vazgeçmiyor.

Denemekten vazgeçmeyen tüm girişimcilere…

NOT: Elon Musk’ın fütürist bir seri girişimci olarak diğer girişimlerinden biri Tesla Motor, 2003 yılında Martin Eberhard ortaklığında kurulmuştur. Aynı zamanda diğer bir girişimi SolarCity Birleşik Devletler’in en büyük güneş enerjisi sistemi sağlayıcısıdır. Kuzeni Lyndon Rive de şirketin CEO’su ve ortak kurucusudur. Son olarak da takip ettiğim bir diğer markası Neuralink Corporation, Elon Musk ve kurucu ekibi (Ben Rapoport, Dongjin Seo, Max Hodak, Paul Merolla, Philip Sabes, Tim Gardner, Tim Hanson, Vanessa Tolosa) tarafından kurulan ve implante edilebilir beyin-bilgisayar arayüzleri (BCI’ler) geliştiren bir Amerikan nöroteknoloji şirketidir. Yararlanılan kaynaklar ve raporlar yazı içinde linklenilmiştir.

Busena ÇELİK ZÜMBÜL

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir