Denizi seviyorsan, dalgaları da seveceksin. Korkarak yaşarsan sadece hayatı seyredersin.
Nietzsche
Risk almak neredeyse girişimcilikle eş anlamlıdır. Ancak buradaki riski bir şans oyunundaymışçasına görmek girişimcilikle ve ticaretle kesinlikle örtüşmemektedir. Bir işi kurarken maddi – manevi risk kapasiteniz doğrultusunda minimum riske göre hareket etmeniz, girişimcilik hayatınızı daha sürdürülebilir kılmanızı sağlayacaktır. Nietzsche ‘nin de dediği gibi hayatı seyrederek yaşamamak için korkmamak gerekiyor ama bu okyanusta köpek balıkları ile de sörf yapmanızı da gerektirmiyor. Hele ki 80 ihtilali sonrası Türkiye’nin finans tarihi incelendiğinde ortalama 7-8 yılda bir irili ufaklı kriz dönemlerinin yaşandığı görülmekteyken, iş hayatınızdaki konfor alanınızı terk etme durumunuzu çok iyi ön görmeniz gerekir. Bu durumda da doğru zamanda, iyi bir fikir için güzel bir planlama ile alınacak risk güzel kazanç getirebilir. Burada ana fikir bu riskin sizin için büyüklüğüdür. Yani her fırsatın altında bir risk, her riskin altında da bir fırsat barınır.
1959 yılında John F. Kennedy tarafından ”Kriz Çince’de fırsat demektir” dedikten sonra bunun gerçek olup olmadığı halen tartışılırken, gerçekte bu durumun aslında bir metafor olarak girişimcilik dünyasının ana fikri haline gelmesinin önüne geçilememiştir. Buradan da yola çıkarak bir iş fikrine sahipseniz önce taşıdığı riskleri iyi bir pazar araştırması ile ön görmeniz gerekir.
İş fikrinize dayalı ürün ya da hizmeti kimler talep ediyor? Neden talep ediyor? Ne sıklıkla talep ediyor? Müşteri edinme maliyeti açısından sürdürülebilirliği ne? Pazar büyüklüğü ne kadar? Pazarda ürüne dair nasıl bir farklılıkla değer önerisi oluşturabilirsiniz?
Bu ana sorulara net ve gerçek sayısal cevaplar verebilmeniz yanılma payınızı azaltacaktır.
İkinci aşama bu işi yapmak mevcut gelirinizi kazanmanıza engel mi? Yani işi bırakmanız gerekiyor mu? Yaşamınızı devam ettirmek için sabit aylık gideriniz ne kadar ve bunu minimum 1 yıl sürdürebilecek kişisel sermaye yatırımınız var mı?
Kendi işinizi başlatmak ve sürdürmek için kariyerinizi, kişisel maliyetlerinizi ve hatta zihinsel sağlığınızı tehlikeye atmanız gerekir. Bu da risk kapasitenizi bildiğiniz zaman sıkıntı değildir. işte bu yüzden büyük düşünerek çok yönlü plan yapabilir olmanız gerekir.
Konunun önemini daha iyi vurgulamak için Alarko Şirketler Topluluğu Yönetim Kurulu Başkanı rahmetli Üzeyir Garihten bir alıntı yapmak istiyorum. Üzeyir Garih girişimciliği top cambazlığına benzetir. Girişimcinin elinde 3 top var, bunlar; 1.satışlar, 2.karlılık ve 3.nakit akışı. Topların ilk ikisi lastikten, üçüncüsü kristalden. Bu benzetmede kastedilen şirketlerin satış ve karlılıklarının dönemsel olarak düşüş gösterebileceğini ya da zarar edebileceklerini buna rağmen ayakta kalmaya devam edip toparlanabilecekleridir. Oysa nakit akışını temsil eden top kristaldir ve düştüğünde kırılır. Top kırılırsa cambazın gösterisi sona erer. Tıpkı nakit sıkışıklığına giren bir şirketin borçlarını ödeyemeyip iflas etmesi gibi.
Bu mevcut yaşam kalitesinde hayatımızı sürdürebilir olmak için gerekli nakit akışı yani maaşımız içinde geçerlidir. En kötü ihtimalle geliriniz giderinizle eş değilse ve minimum ihtiyaçlarınız için bile sabit bir gelir yaratamıyorsanız kişisel iflasın eşiğindesinizdir.
Peki, krizle başa çıkmaya çalışırken hem kişisel hem kurumsal nakit akışını nasıl yönetmeliyiz?
Uluslararası finans dersinde bize öğretilen bir şirketin likiditesinin(kısa sürede paraya çevrilebilen varlıklarının) orta ve uzun vadede yüksek olması için alacakların vadesinin borçların vadesinden daha kısa olması gerekir. Yani ürün ham maddesini 2 ay vade ile alıyorsanız, satışlarınızın vadesi 2 ayı geçmemelidir. Eğer stoklu çalışmak zorunda olan ve üretim yapan bir işletme iseniz, bu süreye stoklama ve üretim hatta nakliye maliyetinizi de eklemeniz gerekir. Bir diğer seçenekte tam zamanlı üretim uygulamasıdır. Üretim adedine göre gerekli mamülün hemen üretim öncesi stoğa girmesi ve vakit kaybetmeden üretime alınması.
Kriz dönemlerinde özellikle nasılsa satarım diye düşünüp önceki dönemlerdeki satış adetlerinizi baz alarak stok oluşturmamak gerekir.
Nakit akışının bir diğer önemli aşaması kredi yönetimidir. Kredinin bir borç olduğunu bilerek, borcun ödeme zamanlarını sağlayacağınız finansman kaynağının size dönüş zamanı ile uyumlu olmasına dikkat etmeniz gerekir. Örneğin sezonluk üretim yapan bir tekstil işletmesi yaz koleksiyonu için kışın çalışmaya başlar ve kışın üretim, ham madde gibi ihtiyaçları için çekeceği krediyi ödemeye yaz döneminde yani nakit akışının hızlandığı dönemde başlarsa geri ödemelerde sıkıntı yaşamaz.
Kriz dönemlerinde bir dikkat edilmesi gereken diğer hususta karar alabilme kabiliyetidir. Kriz dönemleri uzun zamanlı kararlar almak için uygun değildir. Böyle dönemlerde fırsat yaratabilecek en önemli alternatif ihracattır. İhracat kapısını zorlamak çoğu zaman kazanç getirir. Tabi burada da kaş yaparken göz çıkarmamak için oluşabilecek riskleri ön görmek gerekmektedir. Eksik ve zayıf yönlerimizin neler olduğunu dış pazar için belirleyerek, güçlü yönlerimizi ön plana çıkarmak önemlidir. Buna göre ihracat strateji ve planlaması yapmak gerekir.
Kriz dönemlerinde bir başka açıdan ilk başvurulması gereken kalemler sabit maliyetlerin minimalize edilmesidir. Sonrasında da ürün maliyetleri tekrar görüşülmelidir. Bu noktada da genelde ilk olarak pazarlama maliyetlerinden kısıtlamaya gidilir. Bu durum, içinden güçlenerek çıkılabilecek büyük fırsatları da barındıran bir imkanı heba etmek anlamına gelebilir. Önemli olan reklam süreçlerini yönetirken kriz günlerinde nasıl bir stratejiyle hareket edeceğinizi bilmektir. Burada hem makro hem mikro analiz yapılmalı ve döviz kurunun, faizlerin getirileri içinde bulunulan sektöre göre değerlendirilmelidir ve kesinlikle reklam harcama, promosyon vb planlanan pazarlama harcamaları tamamen durdurulmamlıdır. Belki strateji değişikliği yapılabilir. Örneğin, ülkemizde yaşanan şuan emlak piyasasındaki kriz, inşaat açısından benzersiz fırsat alanlarına dönüştürülebilir. Elinde döviz tasarrufu olan tüketiciler için tasarruflarının TL karşılığı bir anda yükselir. Bir ay önce ulaşmakta zorlandığı bir konutu bir anda satın alabilir konuma gelir. Bu yüzden yabancı sermayeye sahip müşteriye ulaşmaya çalışmak daha doğru olabilir. Yani reklam çalışmasını bu tarz müşterilere göre yapmak avantaj sağlayabilir. Bu küçük gibi gözüken ama büyük düşünmenizi gerektiren hamleler kriz dönemlerinde ayakta kalmanızı sağlayacak hatta rakiplerinizden yok olanlar sebebiyle pastada açılacak alanlara sahip olmanıza imkan yaratabilecektir. Sektörüne ve ürününe göre farklı stratejik değişikliklerle pazarlama maliyetleri hem düşürülebilir hemde karlılığınızı arttırılabilirsiniz. Çok yönlü düşündünüz ve çıkış yolu bulamıyor musunuz, iş veya sektör değişikliği de bir yeni yoldur. Tüm ihtimalleri düşünün derim.
Busena ÇELİK ZÜMBÜL